Biz de hikayeler bitmez… Makale yazıp çeviri yapma hayali ile çıktığımız dağın tepesinde yumurta üretimine anca alışıyorken oğlu ağır hasta olan gönlü kocaman bir anne-baba ‘oğlumuz sünen peynir yemek istiyor’ diyerek ulaştı bizlere… Anlamayız etmeyiz derken ‘öğrenin’ diye sert ama gönle işleyen bir komut ile yola koyulduk. Sütün hikayesi de böyle başladı aslında… Ne yapıp ne edip izin verilenler dahil olmak üzere hiçbir renklendirici, aroma ve koruyucu kullanmadan sünen peynir yapmayı başardık… Dünyayı kurtarsak bu kadar mutlu olabilirdik. İçinde kendi ürettiğimiz şırdan mayası ve kaya tuzundan başka hiçbirşey olmadan sofralarınıza tebessüm ederek misafir olduk.

ESKİ Yüzlerce litre süt zayi ettik senin için… Kimyasal maddeler olmadan yapılmaz boşa uğraşma dediler… Nice ustalar çağırdık içine çamaşır sodası koy diyenler, tuz ruhu koy diyenler… Neler neler… Kemoterapi gören 9 yaşında ki ahmet sayesinde karar vermiştim seni üretmeye, sünen peynir istiyordu ama doktoru yasaklamıştı içinde ki şeyler yüzünden😔… Organikliğin kabul edilen miktarlarında bile katkı maddesi kullanamazdım, nice ahmetler ayşeler tüketecekti çünkü… 3 ay sürdü neredeyse seni tanımak, öğrenmek… Daha zoru da evrak trafiği ki bunu hiç sorma sevgili peynirim… Neyse ki zahmetleri aştık birer birer. Dünyaları kurtaramadık ama Ahmedi tebessüm ettirdik… Seni kocaman seviyorum güzel peynirim 🥰… İyi ki pes etmemişim iyi ki bırakmamışım seni… Ambalajımızın prototipi bu şekilde 1 haftaya kalmaz mis gibi raflarda yerini alıp iyi geleceksin insanlara… Merak etme senle de şiirler gidecek, hem sıhhate hem gönle iyi geleceksin… Hepimize afiyetler olsun…